Ryleigh Rivers Barış Öncüsü


 | Konu: Geri: Beni Deli Etme C.tesi 06 Ağus. 2016, 18:45 | |
| Odayı dolduran anlık sessizliğin içerisinde kaybolup gittiğimde yeşil gözlerimi Njord’ün üzerine diktim, hissettiğimin ne olduğunu bilemeyecek kadar uzun bir süre duygusuzca yaşamıştım, sanırım duygularım bir yerde paslanmaya başlamıştı. Kendimi bir robot gibi hissediyordum ve kalbim de paslanmıştı… Dudak kıvrımlarımda ve yüz hatlarımda herhangi bir tepkime olmadı. Yumruklarımın sıkılı olduğunu sonradan fark etmiştim bu da ellerimi gevşettiğimde avuç içlerimin acımasına sebep oldu. Göğüs kafesim aldığım nefes eşliğinde yavaşça inip kalkıyordu, bu sakin olduğumu gösteriyordu lakin kafamın içerisinde fırtınalar kopuyordu, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek başıma o adamı alt etmeye çalışmak ölüm fermanımı hazırlamam demekti lakin öylece olduğum yerde durmak ve sabrederek beklemekte bana göre değildi. Bu ben değildim ben intikamımı alana kadar durmaz gerekirse bu uğurda ölürdüm belki de bu yüzdendi beni küçük yaşlarda seçip göreve göndermeleri… Önüme öldürülmesi gerekenlerin listeleri konulduğunda tek yaptığım sessizce o listeyi almak ve bana verilen görevi yerine getirmekti… Şimdiye kadar birçoğunda başarılı olmuştum da, bazılarında ölümden dönmüştüm, bazılarında ise sadece birkaç sıyrıkla kurtulmuştum lakin eninde sonunda canlarını almış ve hedefimi asla şaşırmamıştım. Belki de bu yüzden en yakın arkadaşım olan Mira’nın annesini benim öldürmemi söylemişlerdi. Acımasızlığımın boyutlarını ölçmek içindi her şey… Kurumuş dudağımı yalayarak hafifçe ıslattım ve en sonunda sessizliği delip geçercesine konuştum.
“Anlamıyorsun! Marcius her yerimi çürüklerle doldurana kadar bana eziyet ettiğinde yanımda yoktun, canımın ne kadar acıdığını anlamıyorsun, beni öldürmesi için nasıl yalvardığımı bilmiyorsun, beni nasıl bir zavallıya dönüştürdüğünü hiçbir zaman görmedin ve ben on dört yaşındaydım Njord, bir çocuktum anlıyor musun? Marcius’un kanı ellerime bulaştığında tam olarak on dört yaşındaydım çünkü o beni öldürmedi, ona beni öldürmesi için yalvarmıştım, sonunda canını alacağımı ve ruhumu kirleteceğimi biliyordum, son dayanma gücüm deliliğim oldu.” Konuşurken yüz kaslarımın gerildiğini hissedebiliyordum, geçmişi bir kez daha hatırlamak bana iyi gelmemişti, vücudumun buz tuttuğunu hissettiğimde kollarımı birbirine sardım ve kendimi sıcak tutmak için kollarımı ovdum. Njord’ün sözümü bölmesine izin vermeden konuşmaya devam ettim. “Papaz Noe’nin ondan herhangi bir farkı yok. Eğer onu öldürmeme izin vermezsen ölüp gidene kadar pişmanlık duyacağım, ben bir katilim benim için onun gibileri öldürmek bir çocuk oyuncağı, bunun sonunda ölecekte olsam umurumda değil o adamın cansız bedenini ellerim arasında istiyorum. Onun o boş bakan ölü gözlerini görmezsem huzur bulamayacağım, nefes almamalı anlıyor musun? Daha fazla nefes almamalı!” titremeye başladığımı hissediyordum derin bir nefes alıp sakinleşmem gerekiyordu, nasıl bir sinir hastasına dönüşmüştüm ben? Tanrı neden bu kadar adaletsizdi?
Olduğum yerde kısa bir an durdum, gözlerimin kararmaya başladığını hissediyordum, hissettiğim öfke ve bu öfkenin alevi gözlerimi karartıyordu. “Acı çekmeme sebep olan herkesin teker teker ölmesini istiyorum, lanet olsun onların o kirli kanları ellerimden akmadığı müddetçe huzur bulamayacağım!” gözlerimdeki öfkenin ve ses tonumdaki netliğin beni bir canavara dönüştürmeye başladığını hissediyordum. “Bir gün benden seni öldürmemi isteyecekler o gün gelmeden buna bir son demem lazım, bekleyemem, artık daha fazlasını kaybetmek istemiyorum!” sesimin yükselmeye başladığını hissettiğimde gözlerim kısa bir anlığına karardı ve ben Njord’ün olması gerektiği yerde genç bir kız gördüm. “Tanrım! Bu sanrılar ne zaman bitecek?” Elimi alnıma götürdüm ve buz tutmuş ellerimle alnımı ovdum. “ Git başımdan! Senin kim olduğunu bilmiyorum, beni rahat bırak!” Elimi uzatıp kızı omuzlarından ittim ve kendimden uzaklaştırmaya çalıştım fakat bir anda gördüğüm o kız gitmiş yerini Njord almıştı. Deliriyor muydum? “Beni yalnız bırakma, lütfen!” ilk defa korkmaya başladığımı hissetmiştim.
| |
|
Njord Sveinn Büyücü


 | Konu: Geri: Beni Deli Etme C.tesi 06 Ağus. 2016, 18:45 | |
|
Ryle’ı anlamıyordum, neler hissettiğine dairse bir fikrim yoktu, bildiklerim yalnızca gördüklerimden ibaretti ve ben bu genç kızın yüzünde korkuyu, endişeyi netçe görebiliyordum. O an içimde babama karşı beslediğim nefretin daha da körüklendiğini hissettim. Küçük bir çocukken ve annem lanetli olduğum gerekçesiyle beni evden kovarken babamın bana sahip çıktığını ve hayatta kalabilmem için güce karşı nasıl dik duracağımı öğrettiğini sanıyordum fakat onun yaptığı tek şey sosyopatlığımı bir nimet olarak görüp, öldürme dürtümü bir çeşit silaha çevirmekti. Beni hiçbir zaman iyileştirmeye çalışmamıştı, aksine bu yönümü daha fazla beslemiş ve mükemmel bir katil haline getirmişti. Büyü gücünden ve büyücülerden nefret etmemi sağlamış, kurtları ve vampirleri ya da onlar gibi birçok canlıyı birer ucube olarak benimsememe sebep olmuştu. Kardeşim kanlar içerisinde bir kurt tarafından yaralanarak evimin kapısına dayandığında ilk kez o zaman sorgulamaya başlamıştım. Babama duyduğum minnet ilk kez o zaman çıtırdamıştı. Kardeşimin de peşine düşeceğini biliyordum, onu da ya benim gibi bir katile çevirecek ya da öldürecekti, Valdis için iyi bir geleceğin var olamayacağına kanaat getirdiğimde son nefesime kadar onu korumaya ant içmiştim ve öyle de yapacaktım. Farkındaydım ki korumam gereken tek kişi Valdis değildi, Ryle için çok geç kalmıştım, onun azılı bir katil olmasına engel olamamış, başına gelebileceklerden uzak tutamamıştım fakat daha fazlasının gerçekleşmesine engel olabilirdim.
Her şeyden önce onu şimdilik sakinleştirmem gerekiyordu. İnsanları gözlemleme konusunda iyiydim zira onlardan birisi gibi davranabilmem için bunu başarılı olarak gerçekleştirmem gerekirdi. Sarılma muhabbetine hiçbir zaman anlam verememiştim, bunun insanları nasıl sakinleştirdiğine dair bir fikrim yoktu. Yani söz konusu Romina olsaydı belki anlayabilirdim fakat bu hareket herkeste aynı izi bırakıyordu. Bir baba oğluna sarılıyor ve sakinleştiriyordu, bir kardeş ablasına sarılıyor ve sakinleştiriyordu, bir koca eşine sarılıyor ve sakinleştiriyordu. Bunun Ryle’da da işe yarayabilmesini ummuştum ve gördüğü sanal görüntünün etkisiyle beni uzaklaştırmaya çalışmasına rağmen onu kolundan tutup kendime çektim ve başını omzuma yaslayıp kollarımla sardım. Çoğu zaman onun küçük bir kız olduğunu unutuyordum ve korkup endişe duyabileceğini de fakat ona zarar gelmemesi için her şeyi yapacağımı da bilmesini istiyordum. “Şşşş tamam, geçecek… Her şeyi yoluna koyacağım Ryle.” Kollarımı gevşetip onu omuzlarından tuttum ve bana bakmasını sağladım. Yüzümde çarpık bir gülümseme belirmişti. “Gidecek yerim yok zaten, kovsan da buradayım.” Ryle’ın yüzünü güldürmenin kolay bir iş olmadığını biliyordum bu yüzünden onda bir tebessüm görmeyi beklemiyordum, yalnızca yalnız kalmayacağını bilmesini istedim. “Eğer istediğin buysa tamam, o adamı sen halledeceksin ama ben de seninle olacağım. İtiraz yok.”
[align=center]~SON.[/align]
| |
|